Monday, July 09, 2007

Metalciler arasinda bir aksam

Uzun suren metro yolculugunun sonunda havadaki nemden duvari yararak sokaklarda yurudum. Kucuk bir tepeyi astiktan sonra disaridan bir kulube gibi gorunen studyo 199'u buldum. Kulubenin onunde gergin gergin sigara icen vokaliste elimi uzattim, kendimizi tanittik. Diger elemanlari beklerken bana ilandan buldugu insanlarin hic guvenilir olmadigindan, bir gelip bir gelmeyerek onu hayal kirikligina ugrattiklarini anlatti. Birkac hafta once internetten buldugum bu grup gecmiste birkac kayit yaptiktan sonra biraz ara veren ve sonra tekrar biraraya gelmeye calisan, hafif protest, old school bir rock grubu.

"Sozlerimizi cok saldirgan buluyor musun?" diye sordu. Sozleri okumus olmama sevinerek kibarca "evet" dedim. Saldirgandan cok gereksiz buluyordum aslinda, saldirganliginin alti bostu, ama tabi bunu ona soylemedim. Eski davulcularinin 8 ay beraber caldiktan sonra ilk defa sozleri okudugunu ve bir anda muhafazakar birisi oldugunu hatirlayarak gruptan ayrildigini anlatti. Caldigi seyin icerigiyle benim kadar ilgisiz birisi daha oldugunu ogrenmek beni biraz rahatlatsa da uzun vadede buna tahammul edemeyecegime karar verdim.

Bascinin gelmesiyle kulubeye girdik. Kapidan girerken bu tur yerlerin dunyanin her yerinde ayni sekilde koktugunu farkettim. Rutubet, muzik aletleri, calanlarin ter kokulari, biraz sigara, belki izolasyon materyalleri, saga sola dokulmus bira kalintilari, ahsap yerler... Studyo kokusunun kimyasal bilesenleriyle bulanan zihnim cirtlak amfilerin igrenc tonuyla uyandi. Bir yerlerde amator olarak calan ya da muzikle ugrasan cogu insanin sesin kendi dogasiyla ne kadar az iliskisi var. Imkansizliktan muhtemelen. Guzel tinilar elde etmek icin essek gibi paralar harcamak gerekiyor. Cogu zaman cok acayip ekipmanlar zengin cocuklarin elinde, bir koseye atilip unutuluyorlar, buralarda gittigim birkac evde acayip pahalli gitarlar bir askilikta asili duruyor, temizlikciler tarafindan ozenle parlatilmis ama kapagi belki aylarca acilmamis piyanolar uzun uzun bekliyorlardi.

Caldik sarkilari. Eski gunlerdeki gibiydi. Cikista adam hayallerinden ve birgun bir rock star olmak istediginden bahsetti. Bunu basarmak icin herseyini verebilirmis. Gunduzleri 9 dan 5 e bir iste calisiyormus, ama hayatinin asil amaci 5 sarkilik bir demo kaydedip muzik endustrisine girmekmis. Counting Crows diye bir grubun Mr.Jones diye bir sarkisi vardi - unlu olmak isteyen ve bunu hayatinin amaci haline getirmis yeteneksiz ya da guzel gorunmeyen insanlardan bahseden. Buyuk hayalleri olan kucuk insanlardan.

Rutubet duvarini yararak evime dogru giderken satin aldigimiz dijital saatlerin her zamanki gibi yanip sondugunu, televizyonda her zamanki gibi gereksiz reality-showlar oldugunu, kedilerin herseyden bagimsiz bir sekilde miyavladiklarini ve dunyada benim gibi birsuru kucucuk insanin yine benim gibi gayet sacma sapan seylere inanarak hayatlarini buna harcadiklarini dusundum ve kendimi evimde hissettim.

1 comment:

Cansu said...

Özenti metalcilerin arasında gerçek 'metal müzik dinleyicileri' görebilmek güzel bir şey:)