Sunday, August 19, 2007

Adaptasyon

"Ne limuzini be? Kicimiza don alamiyoruz burda" dedim.

Ama coktan numarayi cevirmis, karsi tarafi dinlemeye baslamisti Adele. Patrick de onayladi: "Birak da gidisin muhtesem olsun bari". Adele telefonu eliyle susturup zaten ayni para oldugunu soyledi, ki bu da kafamda donen binbesyuz soru isaretine bir yenisini eklememek icin guzel bir sebep oldu. "Gidisim muhtesem olsun".

Gelisimi hatirladim ben. Adam kamyonetiyle beni kapiya birakmisti, cok gergindir araba kullanirken, kamyonetini cok sever, hatta ondan kizarkadasiymis gibi bahseder. Bir seferinde killik olsun diye, bir alisveris merkezi kenarinda "Park the bitch and let's go" demistim de, sonradan bizim klasik repliklerimizden biri haline gelen "That's it! You're walking home!!!"'u demisti. Evimizin onundeki bisiklet yolunu isgal etmenin verdigi sikintiyla, oflaya puflaya Jaideep'in "dunyanin en kotu yatagi" ni kapinin onune atmama yardim etti. Kivir ziviri da hizla bosalttiktan sonra vedalastik koca Cinli Adamla.

Aradan bir yil ve 3 ay gecti...

Ama simdi bunlari dusunecek zaman yoktu. Unutmamaya calistigim seyleri hatirlamaya calisarak koca cantami sirtima taktim. Gitari bir elime, ve sonradan havaalaninda icindeki seylerin yarisindan cogunu atacagim bavulumu obur elime aldim. Limo'ya dogru yurudum, taksici yardim etti, genis bagaja attik essalari.

Arkami dondum ve cocuklara baktim. Her seferinde bu son bakislarin beni daha da fazla etkiledigini hissettim. Ama o ani uzatmanin da iskence oldugunun farkindaydim. Hemen kosup herkese sarildim, optum. Arabaya bindim ve gozyasi kokan ortami hizla terkettik. Cunku ben bile odunsu yapimi kaybetmek uzereydim.

Bir bucuk yil... Sevdik, agladik, asik olduk, kizdik, kavga ettik, ictik, kustuk... Beraber hayatimizin en sevimli donemlerinden birini gecirdik bu insanlarla. Iyi ki burada tum yaptigim seyleri ic sesleri defterime ayrintilariyla yazmisim diye dusundum.

Guillaume' a gidecegimi soylerken hatirliyorum kendimi. Isimi birakip, evimi terkedip, pili pirti toplayip, sevdigim kizin yanina gidecegim diye anlatirken yuzume bakti ve : "This is a big mistake" dedi. Kendince sebepleri vardi tabii ki, bundan sonra beni Borat'in kuzeni olarak kullanamayacakti. Dogum gununde bir hayli icip, Madison denen yere gittigimizde sarhoslugun verdigi cesaretle tanismak istedigi kizlarin yanina gidip beni Borat'in kuzeni olarak tanitaraktan (Turkum falan diye heralde) muhabbete girmeye calismisti.

Sonucta ben isimi iki hafta icinde biraktim, evimi bir baska cocuga kiraladim, bilgisayari ve amfiyi sattim, butun belgeleri derledim topladim, vizelere basvurdum ve Kuzey Amerika kitasindan ayrildim. Bugune kadar bu blogda yazdigim tum seyler kadar cok sey yazabilirim su an zamanim olsa, insanlari anlatabilirim, huzuru, gittigimiz yerleri, balkonda icmeyi, verandada oturmayi, gunun keyfi, spor, salsa, Adele, Patrick, balkon, Jaideep, balkon ve veranda, Annie, veranda, balkon, bira, verandadan insanlara laf atmak ve yaz aksamlari serin hava ve balkonda yemek... Anlat anlat bitmez. Belki zamanla. Parca parca yaparim.

Sevdigim kizin yanina, Londra'ya tasinmayi basardim. Hersey 3 hafta icinde gerceklesti. Psikolojik ve fiziksel olarak adapte olmasi cok zor birsey gibi gorunse de hersey yolunda. Kavustuk.

8 comments:

Anonymous said...

Biraderim;

Hoşgittin, hayırlı uğurlu olsun. Gezip dolaşıp abuk subuk yerlere gidip gelip de sürekli başladığı aynı noktaya (Masa bile aynı) dönen bir olarak senin bu overseas macerası hep bir miktar gerçeküstü gelmişti bana, hala da öyle geliyor; hani yarın birgün okursam ki burada "biz Güney Afrika`ya taşındık" yazdığını, şaşırmayacağım. :)

Bir yandan da tebdil-i mekanda fayda vardır kanımca, ama sen yine de kırmızı urbalılara dikkat et.

Hallaç Pamuğu said...

Hayırlı olsun gülüm. Tadını çıkarın.

Bir de hala animasyon yapamıyomuşsun diyolar.

ardamardar said...

Ya avis agzindan yel alsin. Ama gercekten de Afrika muhabbeti oluyor. Bir olasilik var orda...

Animasyon yapamiyorum. Kuyruk agzima sicti. Canavarin kuyrugu bi turlu olmuyor. Buheeee. Bu seferki adam cok serefsiz, hic onaylamiyo guzel olmayinca. :(

Anonymous said...

aman abi, timsahı var yamyamı var, allah korusun.. bu arada, blogger`a geri döndüm, veresiyedefteri.blogger.com oldum ben

lithaen said...

bi gelemedin peee....

Neyse ben balayına gidiyorum...
Avis.. ulaşılamıyorsun yine... napalım...
Kısmet deelmiş...
Cheers

Anonymous said...

e tabi, tutup da linki yanlış verirsem olacaı odur; blogger`ı blogspot`la değiştiriniz, buyrunuz ondan sonra lithaen kardeşim..

Lucid said...

Aslinda yorum yazmayi sevmiyorum, oyle ya blog sahibi takip ediliyorum hissiyati yasamadan yazsin diyorum ama ne garip...
Bende k.amerika yi birakip Londra ya sevdigimin pesinden gidiyorum...
Sadece bunu soylemek istedim.
Saglicakla!

Burcuk said...

Arda marda hosgeldin:) yeni gordum postu