Wednesday, November 28, 2007

Kiwi

Projenin sonuna dogru takimin yarisini kovdular. Icinde benim de bulundugum diger yarisini da bir odaya toplayip "aranizdan en iyi 4 kisiyi secip super projelerimize kaydiricaz" dediler. Herkesi tek tek cagirip degerlendirme yapacaklarini soylediler. Herkese bir tarih verildi.

Degerlendirilme zamani once olanlarin o projelere ilk cagirilicaklar olduklarini hemencecik anlayiverdim. Bu durumda benden once cagrilan Garbi'yi sabote etmeye karar verdim. Kendisi uzun suredir bu endustride calismakta olan bir Fransizdir. Garbiye 10 kiwi yedirtmek en iyi cozumdu. Boylece Garbi gorusme sirasinda circir olacak, patronlarin onunde gaz cikarmak ve tuvalete kacmak suretiyle is teklifini kaciracakti. Sinsi planimi gerceklestirmek icin Marks&Spencer a gittim. Ama maalesef bozuk param sadece 4 kiwiye yetti. Ise gelip kiwileri soydum.

Garbi cok sevindi. Beraber yemeye basladik. Kiwiyi de cok seviyormus. Daha birinciyi bitirmisti ki ben de bir taneyi mideye indirdigimi farkettim. Daha cok yemesi icin israr etsem de Garbi circir olucak kadar yemedi. Naapcaz bilmiyorum...

Monday, November 26, 2007

Why do we have that fuckin cage?

Bugun ev ararken gittigimiz yerlerden biri aklima geldi.

Bu ev aslinda en belali yerlerden biri olan Hackney'in basinda, Liverpool streetten o tarafa yururken. Ev aslinda bir tur atolyeden turetilme. Camlar boyanmis, iki uc kapi eklenmis ve eve donusturulmus. Kiralar tabii ki cok ucuz diger yerlere oranla. Yanliz apartmanin ana kapisi yok. Onun yerine koridorun basinda ve sonunda celik bir kafes var. Kapiyi calinca gayet sicak kanli israilli bi eleman kafesi acti. iceri girdik. odaya ve cevresine baktik. adamla konustuk. aslinda guzel gorunuyordu, ama oda sevdigim kizin calismasina elverisli degildi - cok kucuktu.

herneyse, elemanla konusurken "lock stock and two smoking barrels" gozlerimin onunden gecip duruyordu. aslinda tarihi soruyu sormak icin sabirsizlaniyordum. adamla konusup biraz kaynastiktan sonra :

- why do we have the (fuckin) cage ?
- ... Uh... Security?...

Sonra filmi biraz acikladim.

Israilli adam bu atolyelerin guvenlik gorevlisi oldugunu soyledi. Bu, evin ortasinda salonun yarisini kaplayan boks torbasini acikliyordu fekat kendisi hafif guduk olan bu adamin hirsizlari nasil durdurdugunu bilemiyorum. Herneyse orayi tutmadik zaten.

Wednesday, November 21, 2007

Italyanlar

Koskocaman bir evde 4 italyan ve bir de fransizla kaliyoruz. bu insanlarin hepsi restoran sektorunde calisiyor bir sekilde. biri su$ef, oburu garson, bir digeri manager gibi bisey. bir de bir cift var bizim gibi. pek bizim gibi degiller gerci. bunlar liseyi bitirmis italyada, sen kalk londraya gel. daha 19 yasindalar. ikisi de cok guzeller ve sevimliler. oglan artiz olmak istiyomus. jeff buckley'i cok seviyormus. sarkici olcakmis, assolist olcakmis. kizin daha akli basinda. o okumak istiyormus, moda falan. ikisi de restoranlarda garson olarak calisiyor. Oglanin ailesinin plaji varmis italyada. ingilizce ogrenip unlu olunca geri donebilirmis.

bizim odamiza gelip sevdigi sarkilari bir bir dinletti oglan. en cok grace'i seviyormus jeff buckleyden. ben ise gecenin ikisinde kafamin derinliklerinden Mr. Jones u dinlemeye basladim. chopin'den jimi hendrix e kadar unlu olmus insanlarin neredeyse hepsi assolist olucaz biz diye evlerini terketmisler zamaninda. cok kucuk bir kismi hayallerini gerceklestirebilse de aslinda buyuk bir kismi yolda eleniyor ya da kendiliginden vazgeciyor olmali.

Yasadigimiz yerde bir tur gecicilik havasi hakim bu yuzden. Aslinda kimsenin gercek meslegi bu degil, asil ulasacaklari yer cooook cok ilerde, birsure burada dayanmalari lazim, cok yakinda zengin/unlu olacaklar. Kimi kendi restoranini acicak, kimi assolist olucak... Arap mahallesinde yasadiklari bu evi, tabaklari tasidiklari restorani, pazardaki balikciyi ve bugunleri bir gun tatli-buruk bir ani olarak hatilayacaklar. Belki bizi de. Biri tez yazan digeri hergun ise giden cifti de oyle anilarinin bir kenarina sikistiracaklar.

Ben ise kendimi yasli hissediyorum. Biliyorum ki bir cogu yolun yarisinda pes edip koylerine geri donucekler. Bir kismi hayalleri modifiye edip basit hayatlar yasayacak. Yine de en guzel zamanlarin bu zamanlar oldugunu dusunecekler ilerde. Belki birgun hayal etmekten vazgecicekler. Maalesef o zaman olmus olucaklar. Ya da ne kadar sacma sapan olursa olsun hayal etmeye devam edecekler bizim gibi.

Friday, November 16, 2007

Gelecek endisesi

Bir gece Lithaenle yolda yuruyorduk. Ikimiz de hayatin cok garip bir donemindeydik. Ben yururken durup demistim ki "Abi, biseyler ters... bi terslik var...". O da bana donup "biliyorum" demisti. Onda da uzun sure once basladigini ve artik o terslik hissiyle yasamaya alistigini soylemisti.

Biliyorum herkes ayni seyleri assagi yukari yasiyor. Hepimiz basimiza gelen seyleri yasiyoruz ne kadar endiselensek de. Yine de kardesim, su universite bittiginden beri nedir bu cektigimiz. Askerlik bir yandan, isler bir yandan, okullar bir yandan... Insanin hayati kacmaktan ibaret hale geliyor. Kacabiliyoruz ama saklanamiyoruz. Ulastigimiz yerlerde az zamanimiz oluyor. O zaman icinde dunyayi ele gecirmeye calisiyorum. Ama zaman cok az. Yine kacmam gerekiyor. Bu sefer baska seyler var kovalayan. Dunyayi ele gecirmek gercekten cok zor. Gittigim her yerde kucuk kalemi kurmak bile en az 2 ay suruyor. Bilgisayariydi, internetiydi, amfisiydi... hepsini toplayana kadar zaten yeniden kacma zamani gelmis oluyor. Bir ara durup daha kapsamli bir plan yapmaliyim. Boyle zor olacak.

Wednesday, November 07, 2007

Dizaynin osurdugu yer


Yahu new's dan :

BOSTON - The Massachusetts Institute of Technology is suing renowned architect Frank Gehry, alleging serious design flaws in the Stata Center, a building celebrated for its unconventional walls and radical angles.

The school asserts that the center, completed in spring 2004, has persistent leaks, drainage problems and mold growing on its brick exterior. It says accumulations of snow and ice have fallen dangerously from window boxes and other areas of its roofs, blocking emergency exits and causing damage.

Ben tasarimin gereksiz oldugunu basindan beri soyluyodum.

Philippe Starck'in hapse girdigi gunleri de goruruz insallah...