Thursday, May 31, 2007

Allahin belasi corba

Dun gece sebze corbasi yaptim. cok guzel oldu. cok saglikli da oldu. hem de yemesi de cok zevkli. sonra bu corbayi dolaba koydum ki bugun iste yiyim diye. sabah ta onu plastik sefer tasima koydum. ve sonra da torbanin icine koydum. ki akmasin, akarsa canta kokmasin diye.

sonra bu geri zekali, akmis, torbayi gecmis, cantamin icini gol yapmis. Diger essalarim, dis fircam, gozlugum falan islanmis. hem de corba suyuyla. sonra o geri zekali seyi yolun ortasinda bosaltip ise kadar elimde tasidim. yol boyunca bissuru kufrettim, ona buna saydirdim.

sonra ise geldim. kahve bazen guzel bazen kotu oluyor. bugun kalin bir asfalt katmani gibi. sanki asfalti eritmisler, sivi hale getirmisler, kahve makinasinin icine koymuslar. kokusunu alinca yuzum burusuyor.

Cok guzel bi gun baslangici oldu. Simdi gulumsuyorum ben. Hersey cok eglenceli gidiyo. Ehehe.

Wednesday, May 30, 2007

oooorrrrrraaaayyyt

Son zamanlarda internetteki yerlerde birsuru politik tartisma gormeye basladim. Insanlar irkciligi, anti-irkciligi, dini, demokrasiyi, solculugu, sagciligi... birseyleri tartismaya, bu konularda kavga etmeye basladilar. Millet birbirini assagiliyor, kan govdeyi goturuyor...

Peki benim butun bunlara karsi durusum nedir?

Durusum = Sabit.

Internet baslarda guzeldi. Kimse kim oldugumu bilmiyor, annemle babam yazilari okumuyor, insanlar beni tanimiyordu. Bu sayede hallac pamugu gibi tum ortama tekme tokat saldirip fikirlerimizi ozgurce paylasabiliyorduk. (Genelde sagi solu assagilayip, ona buna saydiriyor, bol bol kufrediyorduk). Ama zamanla annem ve babam interneti ogrendi, hallac pamugunun da ablasi onun blogu oldugunu kesfetti ve onu okudu. Bu durumda kimliklerimiz belli oldugu icin artik soylediklerimizin arkasinda durmamiz gerekti. O eski ozgurlugumuzu kaybettik. Artik kimseye saydiramiyoruz. Cunku okuyup goruyorlar, bizi taniyorlar. Bu durumdan mutsuzum. Anonim kalmak isterdim.

Interneti profesyonel amaclarla da kullanmak durumundayim. Bugun isteyen herkes benim islerimi ve CVmi bulabilir. Bu sayede islere giriyorum. Politik ya da dini herhangi bir fikrimi yazarsam ileride profesyonel hayatim bundan etkilenebilir. Iyi ya da kotu. Ve benim boyle lukslerim yok. Ekmek parasi kazaniyoruz burda. O yuzden politika ve dine karsi durusum "oldugu yerde, sabit, butun fikir/akimlarin birkac adim otesinde" kalicak.

Ya da yeni ve anonim bi kimlik yaratip (ki IP adreslerini takip edenler oldugunu biliyorum, ama kasarsam beni kimse bulamaz) onunla saydirabiliriz. Ama uzun is yani deger mi?

Tuesday, May 29, 2007

Birtat Tantuni

Eskisehirle ilgili yazi yazinca aklima geldi. Ya bir kac gundur sevdigim kizla beraber Tantuni as eriyoruz. Gece olmustu ve acikmisti o. Ben de ona Eskisehirde gece yarilari yedigimiz Birtat Tantuni'den bahsederek iskence etmeye karar verdim.

Ben hep bir ekmek, bir lavas alirim. Girer girmez kapidaki ustaya soyleyip iceri segirtmek gerekir, hazirlamalari yaklasik 4 dakika surer, bu sureyi sagda soldaki aynalara aval aval bakarak, igrenc dekorasyonun gereksiz detaylarini ve 3. sinif tuzluk biberlik takimini inceleyerek gecirebilirsiniz. bu surece ayrica ayran almaniz da size hiz kazandirabilir. yanliz sabirli olup ayrani tantuniyle beraber icmeniz gerekiyor, hemen icmeye baslarsaniz yenisini almak zorunda kalabilirsiniz ve boylece icecekleri once getirip size daha cok sey satmayi hedefleyen kazikci restoran zihniyeti kazanmis olur. sonra gelir. tabagin icinde hep bir kac dilim limon ve o super aci cin biberlerden olur. sonra ilk tantuniyi acip limonu sikmaya baslarim. Tantuninin suyuna bandirilmis muthis ekmegin uzerindeki leziz et tanecikleri hafifce islanir limonla. Sonra ekmegi kapatip isirmaya baslarim. her isirikta cok aci olan cin biberlerden bir tane, ve bir yudum da ayran alarak ekmek tantuniyi bitiririm. Sonra ikinci lavas olana baslarim. Lavasi yemenin baska bir yontemi vardir. Bu sefer limon, tuz ve cin biberi lavasa sarilmis tantuniyi isirdikca, her isirikta ayni heyecanla gorunen etlerin uzerine ekleyerek sonuna kadar gelirim. en sonu en guzel olur, domates sogan ve diger seylerin sulari birikmis, lavasin icinde hapsolmus olur. son bir cin biber ve ayranla ziyafete son noktayi koyabiliriz.

Sonra da nehir kenarindan eve dogru segirtirdim, doymus ama hala yemek isteyen adimlarla.

Thursday, May 17, 2007

Smile

Kisindi.

Heryer kar olmustu. Sogukta eve dogru yuruyordum. Hep sagda solda evsiz insanlar olur. O gun de vardi. Usumemek icin hizli hizli yururken isiga yakalandim ve yani basimda yerde karton kutularin uzerinde oturan kizi farkettim. "Bozuklugunuz var mi?" diyordu gulumseyerek. Herkes sogukta yuruyerek yanindan hizla geciyordu. Sagligi yerinde, hos bir kiz nasil oluyor da yerde bozukluk istiyor diye dusunurken bana bakip dedi ki "bak ben gulumsuyorum, iki ay once burada olacagim hic aklimin ucundan bile gecmezdi ama bak buradayim, ve gulumsuyorum." Sonra "Bu durumda bile gulumsuyorum ben bakin" dedi orada isikta bekleyenlere. "That's the spirit".O an cevreme baktim. Benim gibi islerinden cikmis, butun gun binbir gerzek seyle ugrasmis, yorulmus, gecenin sogugunda evine ulasmaya calisan onlarca kisi yuzleri elverdigince somurtmaktaydik. Koskoca sokakta gulumseyen tek insan yerde karton kutular ustunde dilenen sarisin kizdi.

Bazen atari birseyler render edip gecenin korune kadar beni uyutmadiginda, %23 ten %24 e gecmek icin iki dakka bekleyip beni delirttiginde, yaptigim animasyon daha baslarinda olup dag kadar isi oldugunu gordugumde, isteki buyuk boyatma makinesi beni yanlis anlayip bazi seyleri yanlis boyadiginda, gec kaldigimda, bunaldigimda, korktugumda ya da kizdigimda ya da bir iste acayip cuvalladigimda, gulumsuyorum. "That's the spirit"