Tuesday, May 09, 2006

Bant Genişliği

Web sitelerinin bant genişliği oluyor. Belli bir transfer limiti var. Mesela benimki ayda 1.5 gb. Sonra filmimi internet siteme koyup biraz reklam yaptım. Forumlara falan gönderdim. Birkaç gün sonra http://3dyanimacion.com/ http://www.milkandcookies.com/links.php?op=viewlink&cid=2 http://www.cgtimes.com.cn/ gibi internet siteleri alıp kendi sayfalarında göstermişler bi şekilde. Üstelik anasayfalarına koymuşlar. Öyle olunca benim bant genişliği patlamış. 13 gb ye dayanmış. İyi mi kötü mü anlamadım. Dünya yüzeyindeki bi takım İspanyollar ve Çinliler (ki çok fazla çinli olduğunu bir kez daha teyid ettim. istatistiklerde harita var. bi bastım haritaya bi tek çin kıpkırmızı. diğer yerler sarı falan. çok kişi indirince kırmızı oluyor.) alakasız filmimi izliyolar. Bu arada herkes acayip şikayetçi çok yavaş olduğu için. Biraz toparlanınca değiştiricem hizmet sağlayan şirketimi. Ama iyidir. ehehe internet nası bişey yahu??

Disclosure Formlar

Bunları imzaladığınızda gödüğünüz şeyleri kimseye söylememeye yemin etmiş oluyorsunuz. Ya da söylerseniz acayip kızıyorlar. Holivud filmleri uyguluyor bunu. Bugün ikincisini imzalamak üzereyim. Böheahahea.

Birincisi:

Şehrin öbür yakasında sayılabilecek bir yere doğru yürüyorum. Pek bilmediğim yerler. Bir kamyon parkından geçiyorum. Hava sıcak. Güneş gözlüğümü satın almak isteyen bir adamı atlatıyorum. ("Emin misin?" diye soruyor bi de gerizekalı) Kocaman stüdyolara ulaştım. Aradığım adamı bulana kadar binanın içerisindeki dar koridorlarda dolaştım. Bazı yerleri yıkık dökük bir bina ama içerisinde birsürü ekipman (kamera vs...) ve de stüdyo var. Adını zor telaffuz ettiğim Laurant'la tanıştım sonunda. Bana çektiği bi takım videoları gösterdi. Saçma sapan sanat... Fransız olunca insan kafadan saçmalıyormuş gibi bir his uyandı bir süreliğine. Sonra gerçek işlerini gösterdi. Holivud filmlerinde artık çok aksiyonlu, patlamalı çatlamalı bir sahne çekilmeden önce, çekim çok pahallı olduğu için filmleri önce üç boyutta üretip nasıl göründüğüne bakıyorlar. Laurant burada devreye giriyor. Storyboard u ya da senaryoyu alıp ondan acayip dövüşlü, vurdulu kırdılı animasyonlar üretmiş. Bunları Matrix1, matrix2, the island gibi çok büyük filmler için yapmış. "Watchovski kardeşler ne istediklerini saniyesi saniyesine biliyorlardı" diyor. O yüzden çok fazla hareket tasarlamamış. Ama Mission Impossible da çok özgürmüş. Tüm aksiyonu dövüşleri, patlama çatlamaları tasarlamış. Sonra göndermiş, aynısını çekmişler. Daha izlememiş bile. Benden taş çatlasa 3-5 yaş büyük bi küçük adam.
Sonra bana şu an üzerlerinde çalıştıkları projeyi gösterdi. Daha yayınlanmamış bir film. Yuh dedim. Fantastik aksiyon ve dövüş sahneleri var. Adam da çok iyi yapmış bu işi. Adı Jumper. Acayipti. Sonra ilk disclosure formumu imzaladım.

İkincisi:

Eve geldim. Çok yorgundum ve çok uykum vardı. Uyumaya başladım saat 2. Telefon çaldı. Açtım. Adam Amerikada Kalifornia da bir film şirketinde producer. Bana dedi ki bir kısa animasyon filmi projem var. İnternette filmini izledim. Filmi ucuz olsun diye Çindeki animasyon evlerinden birinde yaptırıcam. Animasyon yönetmeni olur musun??? Yuuuuh dedim. Yani ben öğrenciydim daha dün. Bi 3-5 sene içinde olmak istediğim yer bu benim. Ama yani daha küçüğüm çok. 6 haftalığına Çin'e gidicekmişim, filmi yönetip gelicekmişim. Tüm masraflarımı karşılicak vs... Ya inanılmaz bir teklif bu. Ama yapamam ki. Yani gitsem yaparım ama buradaki işlerim yürümez o zaman. Ama yani çok heyecan verici. Yani şu halimle gidip film falan yönetebilirmişim. İnanamıyorum hala. Keşke daha rahat şartlar altında olsaydım. O zaman hiç düşünmeden giderdim. Çin'i de çok merak ediyorum zaten. Acayip bi deneyim olurdu. Sanırım adam öğrenci olduğumu falan bilmiyor. Ya da belki biliyodur. Yine de gururum okşandı baya, kendime güvenim geldi yerine. Sonra Disclosure formunu yolladı. İmzalayınca bana concept art ı ve senaryoyu göndericek. Ama bu süreç içinde bu işi legal sebeplerden yapamicamı söylemem lazım. Iyyy. Yaaaaa. Ne güzel fırsattı. Aaaah ah...

Monday, May 08, 2006

Daha da çok şey oldu

Yazıcak çok şey birikti. Bissürü şey oldu. Kendimi Terminatör 1 in sonundaki Sarah O'Connor gibi hissediyorum. Meksikaya giderken günlük yazıyordu. Aynı o günlüğü yazan Sarah O'Connor gibiyim. Bi ara daha uzun yazcam. Şimdi çok yorgunum.