Sunday, January 22, 2006

İnternet Düğünü

// Nikah_Memuru has just joıned the chat ***
(11:12) Damat: Hoşgeldiniz memur bey.
(11:12) Nikah_Memuru: Hoşbulduk
// Gelin_:) has just joined the chat ***
(11:13) Gelin_:): Merhabalar
(11:13) Nikah_Memuru: Arkadaşlar yüzük hazır mı?
(11:13) Damat: Evet evet herşey hazır. (yüzük “smiley”’i ) Başlayabilirsiniz. :)
(11:13) Nikah_Memuru: Evladım böyle olmuyor ama. Daha adamakıllı bir yüzük bulamadınız mı?
(11:14) Damat: Ya bulamadık, google da falan arattım ama…
(11:14) Nikah_Memuru: Neyse hadi. Şimdi biz sizin başvurunuzu inceledik. Evlenmenize engel olacak birşey bulamadık.
// Damadın_Annesi has just joined the chat ***
(11:15) Nikah_Memuru: Haydaaa.
(11:15) Damadın_Annesi: Sami nooluyor burada? :(
(11:15) Damat: Aa Anne? Nasıl geldin buraya?
(11:15) Damadın_Annesi: Kim bu kız Sami? O nasıl avatar öyle? Profilini okudum bu kızın. Bu kızdan sana hayır gelmez.
(11:15) Gelin_:): Sami neler oluyor?
(11:15) Damat: Anne lütfen…
(11:16) Gelin_:): Ben buna dayanamicam Sami.
// Gelin_:) has just left the chat ***
(11:16) Damat: Ya Ayça bi dakka…
// You have just received a NUDGE ***
(11:16) Damadın_Annesi: Bırak gitsin Sami.
(11:16) Nikah_Memuru: Kardeşim aranızda anlaşmadan başvuru yapıyosunuz, olan bize oluyor. Belediyeye gelen internet faturasının haddi hesabı yok. Aranızda anlaşın mail atın bana. Damadın Annesi de atsın.
// Nikah_Memuru has signed off ***
(11:17) Damat: Ya anne naaptın? :(
(11:17) Damadın_Annesi: Sus. Anneye öyle surat yapılmaz.
// You have just received a NUDGE ***
// Damat has just left the chat ***
(11:16) Damadın_Annesi: Sami çabuk buraya gel.

(hallac pamugu ile ortak bir geyiğin ürünüdür.)

Wednesday, January 18, 2006

Hiddet Yönetimi

Bu adam 40 lı yaşlarında. Bizimle beraber okula geliyor. Kimse o kadar geleneksel çizgi film kariyerinden sonra buraya neden geldiğini anlamadı. Ama burada ve bizler gibi çalışıyor, çabalıyor.

Bilgisayar ve adamın araları hiç iyi değil. Ne tür sorunları olduğunu kimse soramadı. Çünkü korkuyoruz.

Genellikle geceleri oluyor. Bilgisayar yerinde vücuttaki parmak sayısından az insan kaldığı zamanlarda... Bilgisayar adamın dediği şeylerden birini yapmıyor olmalı. Ya da yaptığı birşeyleri bozuyor da olabilir. Tam kestiremedik. Ama adam çok kızıyor. Kızdığı zaman önce bağırmaya ve küfretmeye başlıyor. Sonra masaları yumrukluyor. Eğer çok kızmışsa mouse u hızlıca masaya vuruyor. Ben hep saklandığım için göremedim ama klavyeye kafa attığını söylüyorlar. Duvarları tekmelediğini görenler varmış.

Adam delirmeye başladığı zaman ben "orada yok"muşçuluk oynuyorum. Bir tür kamuflaj. Şöyle ki: Sandalyede biraz daha aşşağı doğru kaymak suretiyle önce yerden yükseklik azaltılıyor. Omuzları aşşağı doğru çekiyorsunuz. Bundan sonra hareketleri minimuma indirmek gerekiyor. Edinilen poz sesler dinene kadar saklanmalı. İkinci önemli konu ses çıkarmamak: Eller klavyede ise tuşlara yavaşça basılıyor, sanki tuşlar pamuktanmış gibi düşünmek faydalı olabilir.

Gündüzleri gayet mülayim bir adam. Sanki karıncayı bile incitmezmiş gibi görünüyor. Bazen diğer çocuklarla biraraya gelip korkularımızı paylaşıyoruz.

İlginç...